• Gurudwara

    Ya Siz Olsanız?

    Kendisini karşılayan sekretere Nazif Beyle görüşmek istediğini söyledi. Bunun üzerine sekreter birden ciddileşti: ‘Nazif Bey mi?’ dedi. ‘Evet, Nazif Bey!’ diye cevap alınca, hüzünlü bir ses tonuyla ‘Nazif Bey sizlere ömür efendim, onu kaybedeli dört yıl oldu.’ dedi. Hiç beklemediği bu haberle bir acı saplandı yüreğine. ‘Ya, öyle mi…?’ diyebildi sadece. Hicranlı bir suskunlukla bir müddet öylece kalakaldı. Gözlerine hücum eden yaşlar yanaklarından süzülüp göğsüne damladı. Kendisini toparlayıp ‘Onun adına görüşebileceğim bir yakını var mı acaba?’ diye sordu. ‘Evet var, oğlu Selim Bey….’. Titrek bir sesle ‘Öyleyse Selim Beyle görüşebilir miyim?’ dedi. Görevli hanım, insanda saygı uyandıran bu kibar beyefendiye, ‘Selim Bey oldukça meşgul bir insan, randevusuz görüşmek pek mümkün…

  • Gurudwara

    Gölge

    Atina’da önemli bir tartışma yapılırken kürsüye Dimosthenis çıkar, ancak dinleyiciler sürekli kendi aralarında konuşmakta, filozofu dinlememektedir. Dimosthenis, “Bir hikâye anlatıp ineceğim” der ve anlatmaya başlar: “Uzun zaman önceydi, bir delikanlı Atina’dan Megara’ya gitmek için bir eşek kiralamıştı. Eşeğini kiraya veren adamın da Megara’da işi vardı, beraber yola düştüler. Konuşa konuşa giderlerken öğle sıcağı bastırdı, biraz dinlenmek ve öğle yemeği yemek için bir su başına çöktüler. Ama ortalıkta hiç gölgelik yoktu ve eşeğin sahibi yemeğini alıp eşeğinin gölgesine sığındı. Eşeği kiralayan genç buna içerledi, ‘Sen çekil gölgede ben oturacağım’ dedi. Beriki itiraz etti: ‘Ben oturacağım, çünkü eşek benim.’ Delikanlı Ama ben eşeği kiraladım’ deyince, eşeğin sahibinden ‘Ben sana eşeği kiraladım gölgesini…

  • Gurudwara

    Sen Cevapları Ezberlersin

    Hayat çok hızlı ilerler; durağan değil, dinamiktir. Kıpırtısız bir göl değildir, devamlı akan bir nehre benzer. Art arda geçen iki dakikada hiçbir şey aynı kalmaz. Bu yüzden bir şey şu an için doğru olabilir, ama bir sonraki dakikada bu değişebilir. O zaman ne yapılmalı? Yapılabilecek tek şey insanların farkında olmalarını sağlamaktır, böylece değişken bir yaşama karşı nasıl tavır alabileceklerine karar verebilirler. Eski bir zen hikayesi vardır: Birbirlerine rakip iki tapınak vardı. Her iki üstat -aslında üstat değil papaz olmalıymışlar- birbirlerine öylesine düşmanlık duyuyorlardı ki yandaşlarına asla diğer tapınağa bakmamalarını söylediler. Her bir papazın yanında kendisine hizmet edecek, getir götür işlerini yapacak bir çocuk vardı. İlk tapınağın papazı çocuk uşağına dedi…

  • Gurudwara

    Pasta Çok Lezzetli

    Yaşlı bir Zen rahibi ölüm döşeğindeymiş. Son günü gelmiş ve o akşam artık öleceğini ilan etmiş. O yüzden müritleri, havarileri ve arkadaşları gelmeye başlamış. Onu seven çok insan varmış ve hepsi gelmek istiyormuş. Çok uzaklarda olanlar bile gelmiş. En eski müritlerinden biri ustasının ölmek üzere olduğunu duyunca hemen pazara koşmuş. Biri sormuş: “Usta kulübesinde ölüyor, sen neden pazara gidiyorsun?” Eski mürit yanıtlamış: “Ustamın özel bir çeşit pastayı çok sevdiğini biliyorum. Gidip ona o pastadan alacağım.” Pastayı bulmak hiç kolay olmamış ama akşam üstü bir şekilde bulmuş ve elinde pastayla kulübeye koşmuş. Kulübede herkes endişeliymiş. Sanki Usta birini bekliyor gibiymiş. Gözlerini açıp etrafı taradıktan sonra tekrar kapatıyormuş. Mürit, kulübeye gelince hemen…

  • Gurudwara

    Güven

    Yeni evlenmiş bir adam eşiyle birlikte evine dönüyormuş. Botlarıyla birlikte bir nehri geçmektelermiş; fakat aniden büyük bir fırtına çıkmış. Adam bir savaşçıymış; fakat buna rağmen eşi çok korkmuş. Çünkü fırtınadan kurtulmalarının imkânı yok gibi gözüküyormuş. Botları çok küçükmüş ve fırtına öylesine devasa bir büyüklükteymiş ki her an batabilirlermiş. Fakat tüm bunlara rağmen adam sanki hiçbir şey olmuyormuş gibi sessiz ve sakince oturmaktaymış. Kadın korkudan tir tir titrerken adama: ‘Sen korkmuyor musun? Bu hayatımızın son anı olabilir! Nehrin karşı tarafına ulaşamayacağız gibi gözüküyor. Yalnızca bir mucize bizi kurtarabilir, aksi hâlde ölümümüz kesin. Korkmuyor musun? Aklını mı kaçırdın’ demiş. Adam gülmüş ve kılıcını kınından çıkardığı gibi kadının boynuna hızla yaklaştırmış. Kılıç kadının…

  • Gurudwara

    Kesin O Dalı

    Günlerden bir gün, bir Krala iki harika şahin hediye edilir. Kral, bu zamana kadar böyle ihtişamlı şahin görmemiştir. Bu değerli kuşları eğitmesi için bir şahin eğiticisi çağırır. Aylar geçer, şahinlerden birisi gökyüzünde asil bir şekilde süzülerek uçuyor, ancak diğer şahin, üzerinde bulunduğu daldan geldiği günden beri bir türlü ayrılmıyordur. Bunun üzerinde Kral, ülkedeki pek çok şahin eğiticisini seferber eder ama kimse bu şahini uçurmayı başaramaz. Ülkede denenmemiş tek bir eğitici kalmıştır. Sonunda kralın emriyle o eğitici de saraya getirilir ve çalışmaya koyulur. Kral ertesi gün uyandığında camdan bakar ve her iki şahinin de muhteşem bir şekilde uçtuğunu görünce gözlerine inanamaz. Koşar adımlarla eğiticinin yanına gider ve sorar; ‘Nasıl başardın bunu?…

  • Gurudwara

    Gittiler

    Urfa’da yaşlı bir adam bana bir fıkra anlattı… Bir adam Urfa’ya gelmiş bilmem kaç yıl önce, 20 yaşında bir delikanlı, hayran kalmış Urfa’ya; herkes evine çağırıyor, herkes selam veriyor, herkes kardeş gibi davranıyor, inanılmaz bir güzellik. Sonra bu adamı Urfa’nın ahırlarına götürmüşler. Dünyanın en güzel atları tabii. Urfa tarihten bu yana çok ünlüdür atlarıyla. Asurlular devrinde her yıl Asurlulara 360 tane at verirmiş Çukurova. Adam bir ay kaldıktan sonra memleketine dönmüş, sonra 90 yaşına gelmiş, yahu şu dünyada zaten ölüp gideceğiz, ağzımın tadıyla ayrılayım şu dünyadan demiş, yeniden gitmiş Urfa’ya, bakmış ki selam verse kimse yüzüne bakmıyor. Yıkılmış, bir de atlara bakayım demiş. Bir sürü at, derisi kemiğine yapışmış, dağlarda…

  • Gurudwara

    Yaşama Hakkı

    Kadın köpeğe yemek ve su veriyordu. Gülümseyerek, “Köpekleri seviyorsunuz, ne kadar güzel dedim..” “Hayır dedi, hiç sevmem” afalladım kaldım… Devam etti; “Sevmem, ama bu onun ihtiyaçlarını karşılamayacağım anlamına gelmez. Bende fazla yemek var, onun karnı aç. Benim bahçemde su var, o susamış… Bunun sevmekle ne ilgisi var?” “Şaşırdım kaldım; kadın düpedüz köpeğin Yaşama Hakkı’ndan söz ediyordu…” “Diyelim ki, dedi bana” “Sokakta bir adama araba çarptı. Yardım mı edeceğim, yoksa bu adamı sevip sevmediğimi mi düşüneceğim? Elin adamını niye seveyim? Düşmanım da olsa yardım ederim…” “Haklıydı… Kadın bana sağlam bir ders verdi; Hayvan Hakları’nı, kendi sevgim gibi bireysel bir kavram üzerinden ele almamayı öğretti. Hayvanlar sırf dünyada yaşıyor olmakla, buranın tüm…

  • Gurudwara

    Kuru Yaprakların Müziği

    Osho’nun bir sohbetinden… Buddha’nın ölmeden önce, mürşitlerin 2500 yıl sonra “dost”a dönüşeceğini söylediğine dair bir hikaye… “Hayatım boyunca sakladığım bir sırrı açıklamak istiyorum: Güzel bir günde Gotama Buddha, bakıcısı ve müridi Ananda ile yürüyüşe çıkmış. Mevsim sonbaharmış. Ağaçlar neredeyse çırılçıplak kalmış, yapraklarını dökmüşler. Rüzgâr ağaçların arasında dolanırken, yapraklar harikulade sesler çıkarıyorlarmış. Buddha, yaprakların üzerindeki bu yürüyüşten çok mutlu olmuş. Kuru yaprakların müziği… Birkaçını eline almış. Ananda sormuş: “Hep sormak istediğim bir soru var. Fakat sizinle yalnız kalmak çok zor. Yanınızda hep birileri var. Bugün, bu ormanda yalnızız. Dayanamayıp soracağım. Bize her şeyi söylediniz mi, yoksa sakladığınız sırlar var mı? Buddha: “Elimdeki yaprakları görüyor musun?” demiş. “Ve ormandaki bütün yaprakları?” Ananda:…

  • Gurudwara

    Dünya Kurdu İnsan

    Ceviz kurdu, gireceği kadar bir delik açarak cevizin içine girer. Cevizin içi insan beynine benzer, başlar onu yemeye. Buraya kadarı normal. Yedikçe şişmanlar. Karnı büyür. Yeterince yükünü tutup doyunca gitmek ister ama girdiği delikten çıkamaz. Daha da kötü olanı; içi yenilen ceviz de kurumuş ve sertleşmiştir, o deliği genişletmek artık imkansızdır. Kurtçuk oturup bakar, delikten geçip çıkmak için tek çaresi vardır: Zayıflamayı beklemek. Aç kaldıkça zayıflar, eski cılız haline döner. Ve bir gün çıkar. Ama çıktığında mevsim bitmiş, ortada aç ve cılız bir kurtçuk ile bir içsiz ceviz kalmıştır. Kimi insanlardaki para ve mal – mülk hırsı da ceviz kurduna benzer. O hırsı yenip, artık yeter, dediğinde baharlar ve yazlar…

Araç çubuğuna atla