• Gurudwara

    Güven

    Yeni evlenmiş bir adam eşiyle birlikte evine dönüyormuş. Botlarıyla birlikte bir nehri geçmektelermiş; fakat aniden büyük bir fırtına çıkmış. Adam bir savaşçıymış; fakat buna rağmen eşi çok korkmuş. Çünkü fırtınadan kurtulmalarının imkânı yok gibi gözüküyormuş. Botları çok küçükmüş ve fırtına öylesine devasa bir büyüklükteymiş ki her an batabilirlermiş. Fakat tüm bunlara rağmen adam sanki hiçbir şey olmuyormuş gibi sessiz ve sakince oturmaktaymış. Kadın korkudan tir tir titrerken adama: ‘Sen korkmuyor musun? Bu hayatımızın son anı olabilir! Nehrin karşı tarafına ulaşamayacağız gibi gözüküyor. Yalnızca bir mucize bizi kurtarabilir, aksi hâlde ölümümüz kesin. Korkmuyor musun? Aklını mı kaçırdın’ demiş. Adam gülmüş ve kılıcını kınından çıkardığı gibi kadının boynuna hızla yaklaştırmış. Kılıç kadının…

  • Osho

    Ben sadece kendimim

    Bir sabah adamın biri beni görmeye geldi. Ve “Sen ermişsin,” dedi. “Haklısın,” dedim. O orada otururken, bana karşı olan bir adam geldi ve o da; “Sen şeytan gibisin,” dedi. “Haklısın,” dedim. İlk adam biraz endişelendi. Ve araya girdi: “Nasıl yani? Bana haklısın dedin. Bu adama da haklısın diyorsun. …İkimiz birden… haklı olamayız.” Konuşmaya başladım. “Sadece ikiniz değil, milyonlarca insan benim hakkımda haklı olabilir. Çünkü benim hakkımda söyledikleri her şeyle, aslında kendilerini anlatıyorlar. Beni nasıl bilebilirler? Bu imkansız. Onlar daha kendilerini tanımamış. Söyledikleri her şey kendi yorumları.” Bunun üzerine adam sordu: “O zaman sen kimsin? Eğer benim yorumum, senin ermiş olduğun ise, onun yorumu senin şeytan olduğun ise, sen kimsin?” “Ben…

  • Osho

    Ben kimim

    Asla suni bir uzuv yaratma, gerçek uzuvların büyümesine izin ver. Ancak o zaman yaşamında sıcaklık ve neşe olur – dudaklarda sahte bir tebessüm değil, bir maske değil, üzerine geçirdiğin sahte bir mutluluk havası değil, gerçek! Biri güzel bir tebessüm giyer, bir başkası merhametli bir ifade giyer, kimi çok ama çok sevgi dolu bir kişilik giyer.. ama bunlar üzerine giydiğin giysilerdir. İçten içe sen hep aynı kalırsın. İlk şey, başlangıç her zaman sorudur; ”Ben kimim?” Ve insan sormaya devam etmek zorundadır. İlk yanıt ilk merkezden gelir: ”Sen bir bedensin, ne saçma soru, zaten biliyorsun sormana ne gerek var!” İkincisi ”sen cinselliksin”, Üçüncüsü ”sen bir güç gösterisisin, ego’sun” der ve böyle gider..…

  • Felsefe

    Sen kimsin

    Bilge Ribhu’nun tüm yaşamını dinsel törenleri izlemeye adayan Nidagha isimli bir öğrencisi vardır. Bilge Ribhu  öğrencisinin ne kadar olgunlaştığını gözlemlemek için kılık değiştirerek başka bir kasabada yaşayan Nidagha’yı ziyarete gider. Bir köylü kılığına bürünen bilge öğrencisini kafile halinde yürüyen kraliyet mensuplarını dikkatle izlerken bulur. O gün bir taç giyme töreni vardır. Köylü kılığındaki bilge ‘Ah, kral…. Birazdan taç giyecek… Ama nerede o?’ diye sorar. ‘İşte orada, filin üzerinde’ diye cevap verir Nidagha. ‘Kralın filin üzerinde olduğunu söylüyorsun’. ‘Evet ikisini de görüyorum ama hangisi kral hangisi fil?’ diye sorar Ribhu. ‘Ne??? İkisini de görüyorsun ama yukarıdaki adamın kral aşağıdaki hayvanın fil olduğunu bilmiyor musun?’ diye  haykırır Nidagha. ‘Senin gibi bir cahille…

  • Yoga

    Uykudan Uyanmak

    Ruhun üç hali; uyanıklık, düş görme ve düşsüz uyku, Tanrı’nın düş görme halinden başka hiç bir şey değildir. Tanrı, insan ruhunun üç halinin her birinde mevcuttur. Biz uyanık durumda iken, gözdedir; biz düş görüyorken, zihindedir; biz düşsüz derin uykuda iken de, kalbdedir. Tanrı, yarattığı varlıkların içlerine girerek, kendisinionlarla hüviyetlendirdi. Tek bir varlık olduğu halde, bir çok varlık haline büründü. Bundan dolayı, şayet kişi bu üç katlı uyanıklık, rüya görme ve rüyasız uyku rüyasından uyanırsa, karşısında Tanrı’yı bulur. Kalbinde, mekândan münezzeh Tanrı’yı görür ve”Tanrı’yı biliyorum!” der.* Kendisine ibadet ettiğimiz, kalbimizde gizlenmiş olan bu “BEN” kimdir? Bu “BEN” in mahiyeti nedir? Bu “BEN”: Sayesinde gördüğümüz, işittiğimiz, koku aldığımız, tatlıyı veya acıyı ayırdettiğimiz,…

  • Osho

    Ben kimim

    Eskiden kendime sorardım, “Ben kimim?” Kaç gün ve geceyi bu sorgulama içinde geçirdiğimi saymak imkansızdır. Akıl diğerlerinden duyduğu cevapları verdi ya da doğuştan koşullanmaları. Hepsi ödünç alınmıştı, cansızdı. Onlar tatmin getirmediler. Yüzeyde biraz yankı yaptılar ve sonra yok oldular. İçsel benliğe dokunmadılar. Onların hiçbir yankısı derinlerde duyulmadı. Onlar sorunun birçok cevabıydı, fakat hiçbiri doğru değildi. Ve bana dokunmadılar. Sorunun seviyesine ulaşamadılar. O zaman şunu gördüm ki soru merkezden geliyordu fakat cevaplar sadece çevreye dokunabiliyordu. Soru benimdi, fakat cevaplar dışarıdan gelmişti; soru kalbimin en derin varlığından yükselmişti, cevaplar dışarıdan dayatılmıştı. Bu anlayış bir devrim olmuştu. Yeni bir boyut meydana çıktı. Aklın yanıtları anlamsızdı. Problem ile ilgileri yoktu. Bir yanılsama paramparça oldu.…

Araç çubuğuna atla