-
Kuru Yaprakların Müziği
Osho’nun bir sohbetinden… Buddha’nın ölmeden önce, mürşitlerin 2500 yıl sonra “dost”a dönüşeceğini söylediğine dair bir hikaye… “Hayatım boyunca sakladığım bir sırrı açıklamak istiyorum: Güzel bir günde Gotama Buddha, bakıcısı ve müridi Ananda ile yürüyüşe çıkmış. Mevsim sonbaharmış. Ağaçlar neredeyse çırılçıplak kalmış, yapraklarını dökmüşler. Rüzgâr ağaçların arasında dolanırken, yapraklar harikulade sesler çıkarıyorlarmış. Buddha, yaprakların üzerindeki bu yürüyüşten çok mutlu olmuş. Kuru yaprakların müziği… Birkaçını eline almış. Ananda sormuş: “Hep sormak istediğim bir soru var. Fakat sizinle yalnız kalmak çok zor. Yanınızda hep birileri var. Bugün, bu ormanda yalnızız. Dayanamayıp soracağım. Bize her şeyi söylediniz mi, yoksa sakladığınız sırlar var mı? Buddha: “Elimdeki yaprakları görüyor musun?” demiş. “Ve ormandaki bütün yaprakları?” Ananda:…
-
Zen’in 6. ve Son Pir’i
Çinli genç bir adam olan Huineng (1) ilk gençlik yıllarında geçimini sağlamak için dolaşarak odun satardı. Bir hana odun teslim ettiği bir gün okuma yazma bilmemesine rağmen konuklardan birinin Elmas Sutranın Çince’ye çevirisi olan Jingangjing’i okuduğu ana denk geldi, dinlerken bir aydınlanma yaşadı. Bunun üzerine Budizm’i daha yakından tanımaya karar vererek, büyük usta Hongren’i (2) görebilmek için Kuzey Çin’e doğru 800 km’lik bir yolculuğa çıktı… Otuz gün süren bu yolculuğunun sonunda Zen(3) Budizmin beşinci büyük piri olan Hongren’inde yaşadığı manastırının bulunduğu Huang Mei Dağı’na ulaştı. Kendisine nereden ve ne amaçla geldiği sorulunca; Huineng, ‘güneyden geldiğini ve aradığının yalnızca Budalık olduğu’ cevabını verdi. Hongren ‘güneylilerin barbar olduklarını, bu nedenle Huineng’ın Budalığa…
-
Tanımak
Günlerden bir gün, Buddha bir ağacın altında öğrencileriyle oturmaktadır. Bir adam gelir ve yüzüne tükürür. Buddha yüzünü siler ve adama sorar, “Başka? Başka ne söylemek istiyorsun?” Adam şaşırır, çünkü bir insanın yüzüne tükürülünce “Başka?” diye sormasını beklememiştir. Böyle bir deneyimi yoktur. Daha önce insanları hep aşağılamıştır ve onlar da kızarak tepki vermiştir. Ya da korkudan gülümsemiş ve adama yaranmaya çalışmışlardır. Ama Buddha ikisini de yapmamış, ne öfkelenmiş, ne de korkmuştur. Sadece düz bir şekilde “Başka?” diye sormuştur. Tepki vermemiştir. Ama Buddha’nın öğrencileri öfkelenir, tepki verir. En yakın öğrencisi Ananda der ki: “Bu çok fazla, buna tahammül edemeyiz. Sen öğretine devam et, biz de şu adama bunu yapamayacağını gösterelim. Cezalandırılması gerekiyor.…
-
Affetmek
Buddha bir gün, öğrencileriyle bir ağacın altında otururken ansızın bir adam çıkagelir ve birden bire Buddha’nın yüzüne tükürür. Buddha bunun üzerine sakince yüzünü silip adama “Sıradaki ne? Bana başka ne yapmak isterdin?” diye sorar. Buddha’nın bu öfke içermeyen sözlerini duyan adam oldukça kafası karışık şekilde normalde bu duruma maruz kalan birinin çok öfkelenmesi gerektiğini düşünür. Adam bunları düşünürken Buddha’nın en sadık öğrencisi Ananda bu duruma tepki gösterir ve adamın hemen cezalandırılması gerektiğini aksi takdirde herkesin böyle şeyler yapabileceğini söyler. Bunun üzerine Buddha öğrencisine dönerek: “Bu adamın yaptığına gücenmedim ancak sana güceniyorum. O bir yabancı ve beni tanımıyor. Geldiği yeri ve öyküsünü bilmiyoruz. Buraya gelmeden önce belli ki benimle ilgili kafasında…
-
Yeni insan
İnsanlık bir yol ayrımına gelmiş durumdadır. Tek boyutlu insanı yaşadık ve tükettik. Artık daha zengin insanlar olmamız gerekiyor. Üç boyutlu olmalıyız. Ben buna üç kelime diyorum. İlk kelime, bilinç. İkinci kelime, tutku. Üçüncü kelime ise, yaratıcılıktır. Bilinç, varoluştur. Tutku, duygu. Yaratıcılık ise, eylem. Benim derin insan vizyonum, bu üçünü bir arada görmektir. Sana gelmiş geçmiş en büyük iç mücadeleyi, tamamlanması en zor görevi veriyorum. Buddha kadar aydınlık, Krishna kadar sevgi dolu ve Michelangelo ya da Leonardo Da Vinci kadar yaratıcı olmalısın. Hepsini aynı anda olmak zorundasın. Ancak o zaman tam tatmine ulaşırsın. Aksi halde içinde hep bir şeyler eksik kalacak. Ve içindeki o eksik parça, seni dengesiz ve tatminsiz kılacak.…
-
Aydınlanma 1
Buddha dünyada iki çeşit aydınlanmış insan olduğunu söyler ve bu yaklaşımı konusunda oldukça bilimseldir. Kategorileri oldukça belirgindir, öyle ki daha önce bugüne kadar kimse böyle bir sınıflandırma yapmamıştır. Birinci kategorideki aydınlanmışlara ‘Arhatlar’ adını verir. Arhat, mistiktir; bilinçlidir, farkındadır ama diğerleri ile ilgilenmez. Yol’u bulmuştur. Yuvasına ulaşmıştır ve arayış içinde olan diğer kimselerle ilgilenmez; çünkü onun anlayışına göre gerçekten arayanlar, yolu kendileri bulacaktır. Ve eğer gerçekten arayış içinde değillerse, kimse onları gerçek arayan haline getiremez, yani yardım etmek faydasızdır. Arhat, kimseye yardım etmez. Kendisi, yolculuğunu yalnız yapmıştır ve ona göre herkes bu yolda yalnız yürümelidir. Buddha aydınlanmaya erdiğinde, önceleri bir arhat olmayı düşündü. Tam 7 gün boyunca tamamen sessiz kaldı, ağzından…
-
Türkiye- Henüz- Batmıyor
“İlk dönem Budizm’i, hümaniter dinlere en iyi örnektir. Buddha aydınlanmış, büyük bir öğretmendir ve insan varlığının gerçeğini bilir. Doğaüstü bir gücün adına değil, akıl yolunda konuşur. Aklın temsilcisidir ve bunu kendi başına ilk bulan olduğu için, diğer insanları da kendi akıllarını kullanmaya ve gerçeği tanımaya çağırır… Onun şu öyküsü konumuz açısından güzel bir örnektir: Bir mango ağacının altında uyuyan bir tavşan, birden büyük bir gürültü duyar ve dünyanın sonunun geldiğini düşünerek koşmaya başlar. Onun böyle koştuğunu duyan diğer tavşanlar ‘Neden koşuyorsun?’ diye sorduklarında, koşan tavşan ‘Dünya batıyor da ondan.’ cevabını verir. Buna inanan tüm tavşanlar da var güçleriyle koşmaya başlarlar. Onları gören diğer hayvanlar ‘Ne oluyor?’ diye sorarlar ve aldıkları…
-
Ego
Bir Zen üstadı sokak boyunca yürürken başına böyle bir şey gelmiş. Bir adam koşarak gelmiş ve sert bir şekilde ona vurmuş. Üstat yere düşmüş. Ayağa kalkmış ve önceden yürüdüğü yönde, geriye bile dönüp bakmadan tekrar yürümeye başlamış. Yanında bir öğrencisi varmış. Şoka uğramış. “Bu adam da kim? Bu nedir? Böyle birileri yaşıyorken, herhangi birisi gelip sizi öldürebilir. Ve siz adamın kim olduğunu, bunu neden yaptığını merak edip dönüp bakmadınız bile” demiş. Üstat da, “Bu onun sorunu, benim değil” demiş. Siz aydınlanmış birisiyle çatışabilirsiniz, ama bu sizin sorununuzdur, onun değil. Ve bu çatışmada incinirseniz o da sizin kendi sorununuzdur. O sizi incitemez. Bu bir duvarı yumruklamak gibidir canınız yanacaktır ama…
-
Yağmuru Duymak
Manjusri dedi ki: “Tüm varlıkların acısını nasıl taşıyabiliyorsunuz?” Buda şöyle cevap verdi: “Tüm varlıklar dertsiz tasasız bir Saf Işık Zihni’nden ibaret.” Manjusri: “Peki ya çekişmeler? Ya kötülük?” Buddha öylece kımıltısız duruyordu. “Sugata?” “Şimdi sus Manjusri,” dedi Buda. “Yağmuru dinle.” Manjusri sustu. Yağmuru dinliyordu. Bir süre sonra Buda sordu: “Duyan kim?” Manjusri güldü: “Hiç kimse, Sugata.” Bunun üzerine Buda şu dörtlüğü okudu: “Hiç kimse duymuyor onu ya duyuluyor yağmur. Hiç kimse tarafından! Kim öyleyse bu konuşan? Yel mi, ateş mi, toz mu, bulut mu?” Manjusri o an aydınlandı. “Ah!” dedi. Buda, “Aferin Manjusri. Anladın,” diye cevap verdi. Fil Mezarlığı Sutrası’ndan