• Gurudwara

    Ya Siz Olsanız?

    Kendisini karşılayan sekretere Nazif Beyle görüşmek istediğini söyledi. Bunun üzerine sekreter birden ciddileşti: ‘Nazif Bey mi?’ dedi. ‘Evet, Nazif Bey!’ diye cevap alınca, hüzünlü bir ses tonuyla ‘Nazif Bey sizlere ömür efendim, onu kaybedeli dört yıl oldu.’ dedi. Hiç beklemediği bu haberle bir acı saplandı yüreğine. ‘Ya, öyle mi…?’ diyebildi sadece. Hicranlı bir suskunlukla bir müddet öylece kalakaldı. Gözlerine hücum eden yaşlar yanaklarından süzülüp göğsüne damladı. Kendisini toparlayıp ‘Onun adına görüşebileceğim bir yakını var mı acaba?’ diye sordu. ‘Evet var, oğlu Selim Bey….’. Titrek bir sesle ‘Öyleyse Selim Beyle görüşebilir miyim?’ dedi. Görevli hanım, insanda saygı uyandıran bu kibar beyefendiye, ‘Selim Bey oldukça meşgul bir insan, randevusuz görüşmek pek mümkün…

  • Gurudwara

    Güven

    Yeni evlenmiş bir adam eşiyle birlikte evine dönüyormuş. Botlarıyla birlikte bir nehri geçmektelermiş; fakat aniden büyük bir fırtına çıkmış. Adam bir savaşçıymış; fakat buna rağmen eşi çok korkmuş. Çünkü fırtınadan kurtulmalarının imkânı yok gibi gözüküyormuş. Botları çok küçükmüş ve fırtına öylesine devasa bir büyüklükteymiş ki her an batabilirlermiş. Fakat tüm bunlara rağmen adam sanki hiçbir şey olmuyormuş gibi sessiz ve sakince oturmaktaymış. Kadın korkudan tir tir titrerken adama: ‘Sen korkmuyor musun? Bu hayatımızın son anı olabilir! Nehrin karşı tarafına ulaşamayacağız gibi gözüküyor. Yalnızca bir mucize bizi kurtarabilir, aksi hâlde ölümümüz kesin. Korkmuyor musun? Aklını mı kaçırdın’ demiş. Adam gülmüş ve kılıcını kınından çıkardığı gibi kadının boynuna hızla yaklaştırmış. Kılıç kadının…

  • Gurudwara

    Enkarne Olan

    Manastırda uyum ve huzur içinde yaşıyorlardı. Uzak köylerden gelen insanlar böyle sevgiyle dolu bir ortamın sıcaklığının tadını çıkarmak için manastıra akın ederlerdi. Sonra bir gün üstat dünyaya veda etti. Bir süre keşişler geçmişte yaşadıkları gibi yaşamaya devam ettiler ama bir süre sonra günlük rutin özellikleri olan disiplin ve adanmada gevşemeler başladı. Her gün kapıya gelen köylülerin sayısı gittikçe azaldı ve yavaş yavaş manastır bakımsız ve ruhsuz bir yere dönüştü. Kısa bir süre sonra keşişler aralarında tartışmaya, çekişmeye başladılar. Bazıları parmaklarını sallayarak başkalarını suçladı, bazılarının da içleri suçluluk duygusu ile doldu. Manastır duvarlarındaki enerji bu husumet ile çatırdadı. Sonunda, kıdemli keşiş artık bu olumsuz atmosfere dayanamaz oldu. İki günlük yürüyüş mesafesinde…

Araç çubuğuna atla