-
Sen Cevapları Ezberlersin
Hayat çok hızlı ilerler; durağan değil, dinamiktir. Kıpırtısız bir göl değildir, devamlı akan bir nehre benzer. Art arda geçen iki dakikada hiçbir şey aynı kalmaz. Bu yüzden bir şey şu an için doğru olabilir, ama bir sonraki dakikada bu değişebilir. O zaman ne yapılmalı? Yapılabilecek tek şey insanların farkında olmalarını sağlamaktır, böylece değişken bir yaşama karşı nasıl tavır alabileceklerine karar verebilirler. Eski bir zen hikayesi vardır: Birbirlerine rakip iki tapınak vardı. Her iki üstat -aslında üstat değil papaz olmalıymışlar- birbirlerine öylesine düşmanlık duyuyorlardı ki yandaşlarına asla diğer tapınağa bakmamalarını söylediler. Her bir papazın yanında kendisine hizmet edecek, getir götür işlerini yapacak bir çocuk vardı. İlk tapınağın papazı çocuk uşağına dedi…
-
Anahtar
Farz edelim ki elimizde bir anahtar var. Anahtarın kendisine bakarak doğrudan ne işe yaradığını anlamamız veya büyük bir hazineye onun sayesinde ulaşılabileceğini hayal etmemiz mümkün değildir. Anahtarın içinde hazineyle ilgili bir işaret gizli değil; anahtar kendi içinde kapalı. Onu kırar veya parçalara bölersek hangi metalden yapılmış olduğunu bulabiliriz ama ortaya çıkarma yetisine sahip olduğu hazine hakkında hiçbir şey bulamayız. Ve böyle bir anahtar hazine hakkında hiçbir ipucu olmaksızın uzun süre saklandığı zaman yalnızca yaşamımızdaki bir yüke dönüşür. Yaşamda bugün bile birçok hazinenin kapısını açabilecek pek çok anahtar mevcut ancak ne yazık ki ne hazineler, ne de açılabilecek kilitler hakkında hiçbir bilgimiz yok. Ve ne hazine, ne de kilitler hakkında hiçbir…
-
Ishvara Pranidhana *1: Mutlak ve Kutsal Varlığı Algılama
Bir gün İngiltere’de yaşayan bir öğrencim ziyarete gelmişti. Çok uluslu bir firmada çalışıyordu ve pandemi nedeniyle uzun süredir görüşememiştik. Sohbet sohbeti açtı ve bir yerde bizim için çok normal gözüken ama onun yeni ayırdına vardığı bir an da şöyle bir cümle kullandı… -’’Hep bir hikaye, hep bir ders’’ Kulakların çınlasın Mistral Contrastin, gözlerinden öperim. Sohbet iyice koyulaşmış, hikayeden hikayeye geçerken zaman durmuştu… Tam o an, ben de kendimi çağdaş bir hikaye anlatıcısı gibi hissetmedim değil. Yoksa gerçektende öyle miydim? 😀 Sufiler neden hikayelerle konuşurlar? Anlatılamaz olanı anlatmak için. Osho bir yerde ‘gerçekler söylenebilir değildir’ der. Ve devam eder; ’’Bu durumda İsa, Lao Tzu ve Buda yıllardır sürekli ne yapıyor? Eğer…
-
Cesaret
Bir köyün dışında iki dilenci yaşardı. Biri kördü, diğerinin bacakları yoktu. Bir gün köyün dışında, dilencilerin yaşadığı bölgede orman yangını çıktı. Tabii dilenciler aynı zamanda rakipti. Aynı meslekte, aynı insanlardan dileniyorlardı. Sürekli birbirlerine kızıyorlardı. Onlar dost değil düşmandı. Orman yanarken, iki dilenci bir an için düşündü. Birbirlerine düşmanlardı. Konuşmuyorlardı bile. Ama bu acil bir durumdu. Kör adam, bacakları olmayan adama seslendi. “Kurtulmanın tek yolu var. Seni omuzlarıma alacağım. Sen benim bacaklarımı kullanacaksın; ben de senin gözlerini. Ancak bu şekilde kurtulabiliriz.” Anında anlaşıldı. Ortada bir sorun yoktu. Bacaksız adam dışarı çıkamıyordu. Yanan ormandan hızla çıkması mümkün değildi. Her taraf alevler içindeydi. Biraz yol alabilirdi ama bir işine yaramazdı. Çok hızlı bir…
-
Kalbin Şiirselliği
Kafanın zekâsına zekâ bile denemez; o bilgili olmaktır. Kalbin zekâsı ise zekâdır, mevcut olan yegâne zekâdır. Kafa yalnızca bir toplayıcıdır. O her zaman eskidir, o asla yeni değildir, hiçbir zaman orijinal değildir. O belirli amaçlar için iyidir: Dosyalamak için mükemmeldir! Ve hayatta kişi buna gereksinim duyar; pek çok şeyin hatırlanması mecburidir. Zihin, kafa biyolojik bir bilgisayardır. Ona bilgi yüklemeye de devam edebilirsin ve ne zaman ihtiyaç duyarsan onu oradan çıkarabilirsin. O matematik için, hesap yapmak için iyidir, günü birlik hayat, ticaret hayatı için iyidir. Ama şayet bunun hayatın tümü olduğunu düşünüyorsan aptal olarak kalacaksın. Hiçbir zaman hissetmenin güzelliğini ve kalbin lütuflarını bilemeyeceksin. Sadece kalp aracılığıyla hayat bulan zarafeti, kalp aracılığıyla…
-
Olmak Ya da Olmamak 3
Osho, sizin öğretileriniz ve doktrininiz nelerdir? Ben bir doktrin öğretmiyorum. Doktrin öğretmek anlamsızdır. Ben bir filozof değilim; zihnim felsefi değil. Felsefe insanı hiçbir yere götüremez, götüremedi de. Düşünen, sorular soran zihin öğrenemez. Bir sürü doktrin mevcut. Ama her doktrin bir uydurmadır. İnsanların yarattığı bir kurgudur. Bir keşif değil bir icattır. İnsan beyni sonsuz sistemler ve doktrinler yaratacak kapasitededir. Ne var ki gerçeği teoriler yolu ile bilmek imkansızdır. Tıka basa bilgilerle dolmuş bir zihin cahil kalmaya mahkumdur. Aydınlanma bilginin bittiği noktada gelir. İki olasılık vardır: Ya bir şey üzerinde düşünürüz ya da ona varoluşçu yoldan yaklaşırız. Bir insan ne kadar çok düşünürse, bulunduğu yerden ve andan o kadar uzaklaşır. Bir şeyin…
-
Anahtar
Farz edelim ki elimizde bir anahtar var. Anahtarın kendisine bakarak doğrudan ne işe yaradığını anlamamız veya büyük bir hazineye onun sayesinde ulaşılabileceğini hayal etmemiz mümkün değildir. Anahtarın içinde hazineyle ilgili bir işaret gizli değil; anahtar kendi içinde kapalı. Onu kırar veya parçalara bölersek hangi metalden yapılmış olduğunu bulabiliriz ama ortaya çıkarma yetisine sahip olduğu hazine hakkında hiçbir şey bulamayız. Ve böyle bir anahtar hazine hakkında hiçbir ipucu olmaksızın uzun süre saklandığı zaman yalnızca yaşamımızdaki bir yüke dönüşür. Yaşamda bugün bile birçok hazinenin kapısını açabilecek pek çok anahtar mevcut ancak ne yazık ki ne hazineler, ne de açılabilecek kilitler hakkında hiçbir bilgimiz yok. Ve ne hazine, ne de kilitler hakkında hiçbir…
-
Ben sadece kendimim
Bir sabah adamın biri beni görmeye geldi. Ve “Sen ermişsin,” dedi. “Haklısın,” dedim. O orada otururken, bana karşı olan bir adam geldi ve o da; “Sen şeytan gibisin,” dedi. “Haklısın,” dedim. İlk adam biraz endişelendi. Ve araya girdi: “Nasıl yani? Bana haklısın dedin. Bu adama da haklısın diyorsun. …İkimiz birden… haklı olamayız.” Konuşmaya başladım. “Sadece ikiniz değil, milyonlarca insan benim hakkımda haklı olabilir. Çünkü benim hakkımda söyledikleri her şeyle, aslında kendilerini anlatıyorlar. Beni nasıl bilebilirler? Bu imkansız. Onlar daha kendilerini tanımamış. Söyledikleri her şey kendi yorumları.” Bunun üzerine adam sordu: “O zaman sen kimsin? Eğer benim yorumum, senin ermiş olduğun ise, onun yorumu senin şeytan olduğun ise, sen kimsin?” “Ben…
-
Aydınlanmaya Dair Korku Nedir?
Herkesin bu kadar çok aydınlanmayı istediğini görüyorum. Aynı zamanda korktuğumuz da bir gerçek değil mi? Kendi varlığımızın içinde rahatlamaktan bizi alıkoyan korku nedir? Pek çok korku vardır, bir tane değil. İlki eğer aydınlanmak istersen psikolojik olarak ölmek zorundasındır. Yeni bir ruhsal varlık olarak yeniden doğmak zorundasın. Ve sen ruhsallık hakkında hiçbir şey bilmiyorsun. Kendin hakkında bildiğin her şey egonun etrafında merkezlenmiş olan zihnindir. Senin olmadığın bir şey ile özdeşleşmiş olman ve her zaman olduğun, her zaman olacağın şeyi unutmuş olman çok garip bir olgudur. Başka herhangi bir şey olmanın hiçbir yolu yoktur. Senin varlığın varoluşsal olana aittir. Ancak katman katman koşullanmışlık vardır: Ailenin, öğretmenlerin, din adamların, politikacıların. Seninle, gerçek senle ve seninle…
-
Aydınlanma 2
Aydınlanma doğal olanın ötesinde bir şey midir? Aydınlanma doğanın ta kendisidir. Ancak bu asla böyle ifade edilmemiştir; tam tersine insanların zihinleri,onlara “doğaüstü” gibi güzel isimler verilerek doğaya karşı hedefler yaratılarak kirletilmiştir. Ve insan bu tuzağa çok basit bir neden yüzünden düşmüştür: Sen zaten doğal olanın içindesindir. O bir heyecan değildir ve o bir meydan okuma değildir ve o senin egonu kanıtlayacağın bir çağrı değildir. O uzaktaki bir yıldız değildir. Zihin kendi besini için çok zor, neredeyse imkânsız bir şey ister. Sadece imkânsız bir şeyi başarabilirsen özel birisi olduğunu hissedebilirsin. Aydınlanma bir yetenek değildir. Bu kişinin doğuştan bir bilim adamı, şair, ressam olması gibi değildir; bunlar yetenektir. Aydınlanma basitçe, herkesin yaşamının kaynağının ta kendisidir. Evinin dışına dahi…