• Gurudwara

    Anahtar

    Farz edelim ki elimizde bir anahtar var. Anahtarın kendisine bakarak doğrudan ne işe yaradığını anlamamız veya büyük bir hazineye onun sayesinde ulaşılabileceğini hayal etmemiz mümkün değildir. Anahtarın içinde hazineyle ilgili bir işaret gizli değil; anahtar kendi içinde kapalı. Onu kırar veya parçalara bölersek hangi metalden yapılmış olduğunu bulabiliriz ama ortaya çıkarma yetisine sahip olduğu hazine hakkında hiçbir şey bulamayız. Ve böyle bir anahtar hazine hakkında hiçbir ipucu olmaksızın uzun süre saklandığı zaman yalnızca yaşamımızdaki bir yüke dönüşür. Yaşamda bugün bile birçok hazinenin kapısını açabilecek pek çok anahtar mevcut ancak ne yazık ki ne hazineler, ne de açılabilecek kilitler hakkında hiçbir bilgimiz yok. Ve ne hazine, ne de kilitler hakkında hiçbir…

  • Gurudwara

    Dünya

    “Büyük bir kafilenin yolu çöle düşmüştü. Su yoktu. Bunalmış bir halde yol alırlarken bir kuyuya rastladılar. Hemen kovayı sallandırdılar. Fakat az bir zaman sonra ip hafifledi. Çektiler gördüler ki ip kesilmiş. Kesik ipe başka bir ip eklediler, başka bir kap buldular, kuyuya saldılar. Bu ip de kesildi. Nihayet kafiledeki akıllı birisi, ben ineyim de bir bakayım dedi, kim kesiyor bu ipi? Kuyuya indiğinde bir de ne görsün? İçerde zebella gibi bir zenci var, kılıcını çekmiş beklemede. Kuyunun bir yanına da adam kelleleri yığılmış. Zenci inen adama sordu:, – Dünyanın neresi iyi? Akıllı adam, ‘aniden herhangi bir yere iyi dersem belki onca orası kötüdür’ diye düşündü ve şu cevabı verdi: –…

  • Gurudwara

    Baş Ağrısı

    Zengin yaşlı bir adam bir sabah müthiş bir baş ağrısıyla uyanır, ilaç alır, geçmez. Bir iki gün bekler, ağrı devam eder. Doktor çağrılır. Doktor muayene eder, ağrının sebebini anlayamaz sadece ağrı kesiciler verip, gider. Fakat adamın baş ağrısı geçeceğine daha da artarak sürer. Baş ağrısının yanında gözleri de yaşarmaya baslar. Başka doktorlar çağrılır. Adam ağrıyı kesene servet vaat eder. Ama doktorların hiçbiri ağrıyı kesemediği gibi sebebini de bulamaz. Baş ağrısından geceleri de uyuyamayan adam iyice kötüleşmiştir. Baş ağrısı ve devamlı gözyaşları hayatı çekilmez kılmıştır. Tedavi için yurtdışına da giderler, hastanede uzun bir süre kalır, çeşitli testler yaparlar bir türlü doktorlar teşhis koyamaz. Memleketine evine dönmesini orda dinlenmesini daha doğrusu son…

  • Gurudwara

    İnsan İnandığına Denktir

    Bir şeyin imkansız olduğuna inanırsanız, aklınız bunun neden imkansız olduğunu size ispatlamak üzere çalışmaya başlar. Ama bir şeyi yapabileceğinize inandığınızda, gerçekten inandığınızda, aklınız yapmak üzere çözümler bulma konusunda size yardım etmek için çalışmaya başlar. Dr. David J.Schwart Bilim adamları pirelerin farklı yükseklikte zıplayabildiklerini görürler. Birkaçını toplayıp 30 cm yüksekliğindeki bir cam fanusun içine koyarlar. Metal zemin ısıtılır. Sıcaktan rahatsız olan pireler zıplayarak kaçmaya çalışırlar ama başlarını tavandaki cama çarparak düşerler. Zemin de sıcak olduğu için tekrar zıplarlar, tekrar başlarını cama vururlar. Pireler camın ne olduğunu bilmediklerinden, kendilerini neyin engellediğini anlamakta zorluk çekerler… Defalarca kafalarını cama vuran pireler sonunda o zeminde 30 santimden fazla zıpla(ya)mamayı öğrenirler. Artık hepsinin 30 cm zıpladığı…

  • Gurudwara

    Görmek

    Kitabın kapağı eskimişti ve sayfaların kenarları is kokuyordu. Kitabın bir yangın deneyimi geçirdiği her halinden belli oluyordu. Yıllar boyunca sahafta bir kutunun dibinde bekledi. Gelenler kitaba bakmadı, onu seçmedi. Oysaki sayfalarının arasında çok büyük bir sır saklıyordu. Ana metinde değil tabii ki; büyük sırlar satır aralarında saklanır her zaman; bakan değil, görebilen bulur o sırları. Sonunda, kitabın beklediği kişi geldi. Bir öğrenciydi, farklı bir şey arıyordu; o yüzden sahafın raflarını, kutuların diplerini karıştırdı. Kitabın eskimiş kapağına aldırmadı, ana metnin kenarında mavi bir mürekkeple, karınca bacağı büyüklüğünde yazılmış yazıları okudu. Felsefe taşından bahsediyordu. Hani her metali altına çevirebilen şu mistik taş… Taşın nerede bulunduğu da özenle çizilmiş bir haritada gösteriliyordu. Taşın,…

  • Gurudwara

    Eksiklik!

    Japonya’da bir çocuk 10 yaşlarındayken bir trafik kazası geçirmiş ve sol kolunu kaybetmiş. Oysa çocuğun büyük bir ideali varmış. Büyüyünce iyi bir judo ustası olmak istiyormuş. Sol kolunu kaybetmesiyle bu hayali de yıkılan çocuğun babası, Japonya’nın ünlü bir Judo ustasına giderek yardım istemiş. Usta ertesi günden itibaren tam on yıl boyunca çocuğa tek bir hareket öğretmiş ve her gün bu hareketi çalışmasını istemiş. Çocuk zaman zaman hocasının yanına gitmiş. “Bu hareketi öğrendim başka hareket göstermeyecek misiniz” diye sormuş. Ustanın cevabı: “Sen aynı hareketi çalış oğlum. Zamanı gelince yeni harekete geçeriz” olmuş. 2 yıl, 3 yıl, 5 yıl derken çocuk judodaki 10’uncu yılını doldurmuş. Bir gün ustası yanına gelip “Hazır ol”…

  • Gurudwara

    Kocam Vardı, Eşyam Yoktu, Şimdi Eşyam Var Eski Kocam Yok

    Evlenmeye karar verdik… Anlaştık… Eşya, düğün masrafı, düğün salonu, şaşalı bir düğün falan olmasın dedik… Üç odalı bir eve girdik. Sadece temel ihtiyaçlar aldık. Buzdolabı, ütü, ocak, halı, perde vb. mobilya yoktu… Bir iki tane sandalye almıştık. Yatak odası, oturma odası, yemek odası, misafir salon takımı, gümüşlük gibi mobilya almamıştık… Kocam işten direk eve geliyordu. Kazancımız yetiyordu. Az bir masraf ile düğün yaptığımız için borcumuz yok gibiydi… Beş altı ay böyle geçti. Ama evimize hayırlı olsuna, ziyarete, yemeğe gelen herkes bizi küçük görmeye başladı… Mobilyasız olmaz dediler. Yerde yemek istemeyen oldu. Dizim ağrıyor deyip bir daha gelmeyen oldu… Her gelen alın alın diyordu. Alın demeleri kolaydı. Ama neyle alacaktık? Eşim…

  • Gurudwara

    Çukurdaki Kurbağalar

    Ormanda zıplaya zıplaya birbiriyle şakalaşan beş kurbağa arkadaşın keyfine diyecek yoktu. Önden zıplayarak giden iki kurbağa, farketmedikleri bir çukurun içine düştüler. Bunu gören diğer üç kurbağa da panik bir şekilde çukurun etrafında toplanıp onları izlediler. Çukura düşen kurbağalar, can havliyle çukurdan çıkmak için çabalamaya başladılar. Sürekli yukarı zıplayıp, kendilerini kurtarmaya çalışsalarda, çukur fazla derin olduğu için, her denemeleri başarısızlıkla sonuçlanıyordu. Çukurun başına toplanmış diğer üç kurbağa, sürekli olarak çukurdaki kurbağalara seslenip, “Kendinizi boşuna yormayın. Son dakikalarınızı huzur içinde geçirin, boşuna deniyorsunuz. O çukurdan asla çıkamayacaksınız.” diyip duruyorlardı. Kurbağalardan biri, arkadaşlarını dinleyip, artık denememeye karar verdi ve umutsuzca, sonunun gelmesini beklemeye başladı. Diğer kurbağa ise hala zıplıyor zıplıyor, sürekli çukurdan çıkmayı…

  • Gurudwara

    Ölüm

    Amerika’da kanserden son günlerini yaşayan bir hasta doktorlara; acısız ölmek istediğini, bu nedenle bileklerindeki damarların kesilerek ölmek istediğini söyler. Tabii bu durum ötenaziye girdiği için hastayı, ötenazinin serbest olduğu isviçre’ye gönderirler. Buradaki doktorlar, psikolojik ölüm gerçekleştirme deneyi yapmak ister. Hastayı ruhsal ve zihinsel olarak hazırlarlar. Bileklerinin kesildikten sonra nasıl öleceğini geniş bir sekilde anlatırlar: “Bileğin kesildikten sonra beş dakika içinde öleceksin, beş dakikalık süren var,” derler. Hastayı yatağına uzatırlar. Hasta gözlerinin bağlı olmasını istediği için gözleri bağlanır. Daha önce buz dolabına konulan bir bıçak getirirler. Bıçağı bir suya batırırlar. Bıçağın arka keskin olmayan tarafını hastanın bileğine kesiyorlarmış gibi sürerler. Bıçak soğuk ve ıslak olduğu için, kesilmiş hissi verir. Sonra her…

  • Gurudwara

    Babalar Garip Gider

    İki çocukları olduktan sonra bir rahatsızlık geçirir afrikalı fakir bir baba. Çalışamaz hale gelir. Eskiye nazaran yarım akıllı biri olup çıkmıştır. Ne bir iş yapacak, nede fakir kulübelerindeki ailesini geçindirecek hali kalmamıştır. Eşi ve çocukları hem alay, hemde nefret etmektedirler adamın o halinden. Zavallı adamın yaptığı tek şey yiyip, içip, yatıp, birde garip bir şekilde kulübelerinden anayola kadar olan patika yolda kızlarının ve eşinin yanlarında yürümektir ailesine göre . – “Milletin babası ailesi için çırpınırken, bizimki sırtımızdan geçiniyor. Yiyip, içip yatıyor-” demektedirler birde adamın yüzüne nefretle bakıp. Bir yıl sonra yarım akıllı adam bir rahatsızlık daha geçirir. Geceleri derin ağılar çekmeye başlar. Ama fakirlikten doktora götüremezler. Ve en sonunda felç…

Araç çubuğuna atla